Yönetmen:
Senaryo:
Ülke:
Rating:
Vizyon Tarihi:
09 Eylül 2022 (Türkiye)
Dil:
İngilizce
Müzik:
357 kişi izledi 238 kişi izleyecek 27 kişinin favorisi 93 takip
Özet
Yıllar boyunca, Kuzey Carolina kıyısında sessiz bir kasaba olan Barkley Cove'da Bataklık Kızı ile ilgili söylentiler dolaşmaktadır. O yüzden 1969'un sonlarında, yakışıklı Chase Andrews ölü bulunduğunda kasaba halkı, hemen Bataklık Kızı dedikleri Kya Clark'tan şüphelenir. Ancak Kya onların anlattıkları gibi biri değildir. Hassas ve zeki olan Kya yıllardır, evi olan bataklıkta martılarla arkadaş olmuş, kumdan dersler alarak tek başına hayatta kalmıştır. Yıllar sonra Kya'nın, dokunulmak ve sevilmek istediği dönem gelir. Kya'nın vahşi güzelliği, kasabadan iki genç adamın ilgisini çekince Kya, kendini yeni bir hayata açar, ta ki akla gelmeyecek bir şey olana kadar. - Gönderen: ilkerkocak
Son Haberler
Daisy Edgar-Jones'lu Where the Crawdads Sing'den Fragman Yayınlandı
Sony Pictures, yeni gizem ve gerilim filmi "Where the Crawdads Sing" ("Bataklık Kızı") filminin fragmanını yayınladı. Filmin başrolünde, son olarak Sebastian Stan ile başrolü paylaştığı korku/komedi filmi "Fresh"te rol alan Daisy Edgar-Jones rol alıyor.
Yönetmenliğini Olivia Newman'ın üstlendiği film, Delia Owens'ın çok satan romanından uyarlandı. Filmin senaryosunu Lucy Alibar kaleme aldı.
"Where the Crawdads Sing", küçük bir kasabadaki bataklıklarda yaşayan terk edilmiş bir kızın hikayesini anlatıyor. Kuzey Carolia'daki küçük bir kasaba olan Barkley Cove'da"'bataklık kızı" ...devamıYorumlar

Gerçekten harikaydı. Kitap uyarlaması ama şiir gibi bir film. Senaryosuyla, çekimleriyle... aldı götürdü... Tekrar izlemek isterim kare kare, ya da kitabını alayım. Kitabı da kızın sesiyle okurum muhtemelen.

Çok ama çok güzel bir film. Kitap okur gibi izledim resmen. 2000'lerin başlarında vizyona giren şimdinin kült filmerinin tadını aldım. Anlatı olarak damağımda biraz Yeşil Yol tadı bıraktı. Mahkeme kısımları da gayet iyi ve dozundaydı. Ayrıca hayata dair çok şey buldum filmde. Aşk, yalnızlık, özlem, başarı, mücadele... Hepsi de ayrı güzel işlenmiş.
En az bir kaç tane Oscar almasını isterim filmin. Senenin iddiasız gözüken iddialı yapımlarından bence. Özellikle bir Oscar hakkım olsa avukat rolündeki David Strathairn'e verirdim. Yardımcı rolde çok güzel oynamış.
Sonunu da beğendim. Tahmin ettiğim ve istediğim gibi bitti. Tür olarak gizem ve gerilim de yazıyor fakat dram daha ağır basıyor. Dram filmleri ile pek aram yok ama keşke her dram filmi böyle güzel bir anlatıya sahip olsa. Türle aranız olmasa da bir boşluk oluşturup izlemenizi öneririm.
En az bir kaç tane Oscar almasını isterim filmin. Senenin iddiasız gözüken iddialı yapımlarından bence. Özellikle bir Oscar hakkım olsa avukat rolündeki David Strathairn'e verirdim. Yardımcı rolde çok güzel oynamış.
Sonunu da beğendim. Tahmin ettiğim ve istediğim gibi bitti. Tür olarak gizem ve gerilim de yazıyor fakat dram daha ağır basıyor. Dram filmleri ile pek aram yok ama keşke her dram filmi böyle güzel bir anlatıya sahip olsa. Türle aranız olmasa da bir boşluk oluşturup izlemenizi öneririm.
Sürprizbozan: Göster
Where the Crawdads Sing Altyazıları
Türkçe Altyazılar
Dil
CD
Çevirmen
Fps
İndirme
Gönderen
İngilizce Altyazılar
Dil
CD
Çevirmen
Fps
İndirme
Gönderen
- İyi
- Yeterli
- Yetersiz
- Değerlendirilmedi
- Kaynak Altyazı Bekleniyor
- Arşiv
Forumdan Benzer Başlıklar
- Sinema Haberleri - Quaresmania
- Film Çevirileri - aserat54
- Film İncelemeleri - benteksizhepiniz
- Sinema Haberleri - McFly
- Çeviri İstekleri - Sinigami
Film Altyazıları
Mission: Impossible - Dead Reckoning Part One (2,166)
Gran Turismo (1,893)
Reptile (1,761)
Birth/Rebirth (663)
Konkeuriteu yutopia (549)
Nowhere (489)
Haunted Mansion (468)
Barbie (374)
Are You There God? It's Me, Margaret. (351)
No One Will Save You (228)
Dizi Altyazıları
The Continental: From the World of John Wick (1,431)
The Walking Dead: Daryl Dixon (1,340)
Ahsoka (935)
The Blacklist (523)
Foundation (517)
Only Murders in the Building (344)
Succession (333)
Blue Lights (296)
Better Call Saul (237)
Young Sheldon (191)
Kya'nın annesi sık sık onu bataklığı keşfetmeye teşvik ettiğinde şöyle dermiş: Gidebildiğin kadar uzağa, Kerevitlerin şarkı söylediği yere git. Kitabın yazarı Delia Owens bu sözü annesinin kullandığını, ona uzak çalılıklarda hayvanların vahşi olduğu, hala kendileri gibi davrandığı yerleri keşfetmesi için söylermiş.
14 Ağustos 2018'de yayımlanan kitap Aralık 2019'a kadar 4,5 milyonun üzerinde kopya satmış ve 2019'da diğer tüm yetişkinlere yönelik kitap, kurgu veya kurgu olmayan kitaplardan daha fazla basılı kopya satmış. Amazon.com'un kurguda En Çok Satılan Kitaplar listesinde 2019 için 1 numarada yer almış.
Reese Witherspoon'un yapımcılığını üstlendiği film oldukça başarılı, diğer güncel filmlerden doğası, dinginliği ve dönemi ile sizi farklı bir yere götürüyor. Hikayenin odağındaki Kya, ailesi yüzünden oldukça zorlu bir hayat sürmek zorunda kalıyor. Medeniyetin içine karışmayı reddedip bataklık evinde kendini yetiştirmeyi beceriyor. Erişkin çağa geldiğinde ise hiç istemede de medeniyetin daha vahşi olan yüzü onu buluyor. Bir gencin ölümünden dolayı suçlanıyor. Acaba bu beladan kurtulabilecek mi?
Film güzel ok, bir sorun yok ama film boyunca aklım, mantığım, iç sesim sürekli şu soruyu sorup durdu: Tek başına bir kız çocuğu, ıssızlığın ortasında nasıl bırakılabilir? Bir anne çocuğunu, hele ki kız çocuğunu nasıl olurda böylesi bir soğukkanlılıkla terk edip gidebilir? Bunu elbette "film bu" deyip sineye çekerek izliyoruz. Size anneliğe dair şöyle bir örnek vermek istiyorum: Çok uzun zaman önce, 80'lerin başında 9 yaşındaydım sanırım. Mahallemiz şehirden biraz uzak, doğa içinde ama yine de apartmanlar olan bir yerdi. Tüm mevsimleri doğru şekilde yaşayabildiğimiz zamanlardı, yağmur yağdığı zaman o doğal toprak kokusunu hissedebiliyordunuz, karlarsa boyumuza kadar yağardı, tamamen doğal bir çocukluk geçirdim, sürekli dışardaydık tüm mahalle çocuklarıyla, eve girmek nedir bilmezdik. Mahallemize ait köpekler vardı, okuldan sonra epey bi zaman geçirirdim onlarla. işte onlardan bir tanesi 7-8 tane yavrulamıştı, yavrularından 1 tanesi favorimdi, deli oluyordum onun için. Derken komşu apartmandan bir çocuk onu alıp köyüne götürmüş. O gün nasıl ağladım tarif edemem, bağıra bağıra göz yaşlarıyla... Sonra akşam oldu, dışarıdan yanık yanık bir köpek sesi geliyordu, baktım annesi.. onu arıyordu.. 6 tane daha çocuğu vardı ama o hala sesli sesli bağıra bağıra onu arıyordu.. Tüm gece aradı onu... Sabah yanına gittiğimde gözleri yaşlıydı.. İşte hayvan bile anneyken yavrusunu bırakamıyor, her yerde onu arıyor. Sen insanken nasıl bırakırsın çocuğunu... İşte film boyunca bu gaddarlığa bir anlam veremedim.. Bu arada o köpeği götüren çocuktan bir süre nefret ettim ama daha sonra teşekkür ettim, neden mi? Nedeni soğuk bir kasım sabahı okula giderken her yere saçılmış ölü köpekleri gördüğümde oluşan o sarsıcı travmamda gizli... Belediye mahalledeki tüm köpekleri zehirlemiş.. Geride 1 tane dahi bırakmamışlardı.. Defteri kitabı atıp bağırarak hıçkırıklara boğuldum, abimler gelip sokaktan toparladılar beni.. Sonraları 90'larda Türkiye kanunlarla daha medeni hale gelebildi. Şimdi ne zaman sokak köpekleri görsem aklıma o günler gelir. Vahşiyiz vahşi, hayvanlardan çok daha yırtıcıyız, ölümcülüz. Karanlık tarafa geçişimiz çok zor olmuyor.
Film güzel, keyifli seyirler dilerim.