Hasta (2007)

Süper ülke ABD'nin içler acısı, yoz sağlık sisteminin kurbanlarını izlerken şaşkınlık duyacak, üzüleceksiniz. Bizdeki muhtemel gidişatın uzun vadedeki acı sonuçlarını göreceksiniz. Biz kendi kesiğini kendisi diken Amerikalının sadece Rambo olduğunu bilirdik. Bu Oscarlı belgeselde; geçirdiği kazadan sonra elinde iğne iplikle sanki pantolon söküğünü dikercesine sakin, karpuz gibi yarılmış dizini diken sağlık sigortasız bir adamı, elektrikli testereye iki parmağını kaptıran ve cebindeki paraya güvenip hastaneye gitmeye cesaret eden fakat parası tek parmağını diktirmeye yeten diğer adamı, devlet hiç bir olanak sağlamadığı için kanser tedavisiyle tüm serveti eriyen ve zenginlikten muhtaç duruma düşen orta yaşlı bir çifti, komşu şehirlerden gelip 11 Eylül enkazında vatan millet aşkıyla haftalarca gönüllü çalışıp sonraki yıllarda ciğerlerinden olan, sahipsizlikten kafayı sıyıran kahraman! itfaiyecileri, burunlarının dibindeki fakir ülke Küba'da 2 sent'e satılan ilacı 200 dolardan alıp kullanabilmek için 80 yaşında çöpçülüğe zorlanmış yaşlı adamı izleyeceksiniz. İlaç endüstrisi halkın vergilerinden toplanan 800 milyar doları beyaz sarayın şefkatli yardımlarıyla nasıl tokatlamış! Sigorta şirketleri için çalışan ve yazdıkları ret raporlarıyla sağlık sigortalı hastaları hiç acımadan ölüme gönderen, şirketini masraftan kurtardığı için de rapor başına yüksek prim alan satılmış uzman doktorlar! Sağlık sigortası olduğu halde "bu genç yaşta kanser olman mümkün değil" denilerek tedavisi reddedilen genç ve sahipsiz bir anne! Günü dolduğu için hastaneden atılıp resmen caddenin ortasında terkedilen kimsesiz zavallı yaşlılar ve daha neler neler. Ne ararsanız var bu belgeselde. Kirli politika, dram, dehşet, öfke, şaşkınlık ve Avrupa'da komedi, 32 kısım tekmili birden. Amerikalıları sersemletti, altüst etti bu belgesel o zaman. Dünya yıkılsa Hollywood filmlerinde böyle şeyler gösterilmez. Belgeseli izledikten sonra biraz ingilizceniz varsa bu günlerdeki vaziyeti de belgeselin web sitesinden takip edebilirsiniz. http://sickothemovie.com.

Ülkemizde de özel sekötrün özellikle sağlık ve eğitim sisteminde yerinin artmasıyla Türkiye'nin de yakın gelecekte karşılaşabileceğini düşündüğüm problemleri ele almış filmdir. Kesinlikle izleyiniz.

Tam olarak "Ya paran ya canın." ın belgeseli.
Kapitalizmin başkenti olan ABD'de hastaların bazı şirketler için nasıl ballı müşteriler olduğunu ibretle görüyoruz. Dünyaya sürekli empoze edilen "Amerikan Rüyası" ile "Küba Kabusu" kavramları gerçekten de öyle mi acaba? Kim rüya, kim kabus?
Fidel Castro'nun : "Biz dünyaya asker değil, doktor göndeririz." sözlerinin laftan ibaret olmadığına tanıklık ediyoruz.