Yönetmen:
Senaryo:
Ülke:
Rating:
Vizyon Tarihi:
16 Şubat 1957 (İsveç)
Dil:
İsveççe, Latin
Müzik:
Bütçe:
$150,000
Çekim Yeri:
Värmdö, Stockholms län, İsveç
Nam-ı Diğer:
The Seventh Seal
| The Seventh Seal
1518 kişi izledi 263 kişi izleyecek 93 kişinin favorisi 25 takip
Özet
Şövalye Antonius Block ve silahtarı haçlı seferinden evine dönmektedir. Her ikisinin de moralleri çok bozuktur. Ülke içinde ilerledikçe vebanın izleri ile karşılaşırlar. Şövalye, Kutsal Topraklara inanç dolu genç bir adam olarak gitmiş fakat şüphe ve belirsizliğin azabı içinde geri dönmüştür. Acaba Tanrı yok mu? Bu düşünce onun için dayanılmazdır. Yine de yaşamla ilgilidir. Ölüm aniden karşısına çıktığında şövalye süre kazanmak için Ölüm'e bir satranç partisi önerir. Artık inanmak değil bilmek istemektedir. Şövalye bir ayinde korkunun, dinin temel taşı olduğunu keşfeder. Büyücülükle suçlanan genç kızın yakılmasına neden olan hoşgörüsüzlüğe tanık olur. Gerçek çözümü rastlantı sonucu keşfeder. Jof ve Mia adlı cambaz çift ona çözümün yaşama sevinci olduğunu hatırlatır. Mutluluk yaşamın basit zevklerinde gizlidir. Yolculuk boyunca karşılaşıp tanıştıkları bir grup insanla birlikte şövalyenin şatosuna ulaştıklarında eşi herkesi yemeğe buyur eder. Ama ölüm burada da onları bulur. Şövalye ve yanındakiler yenik düşerken, kıyametten kurtulan yalnızca cambaz çifttir. Ingmar Bergman Yedinci Mühür filminin fikrini ortaçağ İsveç kilise resimlerinde işlenen temalardan almıştır; gezgin oyuncular, veba, çile çekenler, cadıların yakılışı ve haçlı seferleri. Yine de film, Ortaçağ İsveç'ini betimlemek amacıyla yapılmamıştır. Modern bir şiirdir. Küçük bir oğlan çocuğu için ayin büyüklere özgü bir işti. Peder kürsüde vaaz verir, cemaat dua eder, ilahi söylerdi. Bense kendimi kilisenin tavan ve duvarlarındaki ortaçağ resimlerine verirdim. Orada insanın hayal gücünün arzulayabileceği her şey vardı: melekler, azizler, ejderhalar, peygamberler, şeytanlar, insanlar... Ortaçağ ressamları bütün bunları büyük bir duyarlılık, yetenek ve neşe ile resimlemişlerdi. Bu beni çok etkiledi. Bu duvarlardaki dünya benim için baba, anne, erkek ve kız kardeşler ile yaşanan günlük yaşam kadar gerçek hale geldi. Niyetim ortaçağı, kilise ressamları ile aynı şekilde, aynı nesnel ilgi, aynı duyarl | Gönderen: Sinigami
Yorumlar

Bir adam azraile karşı satranç oynarken; hayat ile, ölüm ile, tanrının var oluşu ile ilgili bazı cevaplar arıyor. Bu arada ölüm ile satranç oynama fikri çok ama çok özgün ve çok dahice. Bu fikir, her ne kadar
filmin özü gibi görünse de, yanından bile geçmiyor. Sadece alt bir hikaye.
Filmin IMDb puanını bu kadar yüksek görünce ve özetini okuyunca çok iyi bir şey beklemiştim, sonuçta Bergman gibi bir usta yapmış. Zaten genellikle böyle filmleri severim, hele filmde iyi bir hikaye ve iyi bir karakter alt yapası varsa o filme taparım. Ama bu filmde hiçbiri yoktu.
Filmde hikaye denen hiçbir şey yok. İtiraz edemem, başlangıç sahnesi ilginç görünüyordu. Daha sonra beni büyüleyecek ya da bana filmin sonunu merak ettirecek bir şey bekliyordum ama yoktu. Filmin birçok sahnesi ilginizi hiç çekmiyor. İlerleme o kadar yavaştı ki sanki 90 dakikalık bir film değil de 150 dakikalık film izlemiş gibi hissettim. Diyaloglar o kadar kötüydü ki sürekli dikkatim dağılıyordu. Block ile ölüm arasında çok az sahne vardı, üstelik ekrana geldiklerinde ise pek fazla heyecan alamadım. Filmde bağlanacak bir karakter yoktu, sadece rastgele karakterler vardı, isimlerini bile duymuyorsunuz. Kısaca, bu başyapıtı(!) herkesin anladığı kadar anlayacak beynim yok.
Bazıları filmde olan her sahneyi, her diyaloğu ayrıntılarına kadar inceleyip Bergman'ın ne demek istediğini yorumlayabilirler ve onlara da sonsuz saygım var. Ama benim gözümde bu filmin incelenmeye değecek hiçbir tarafı yok.
filmin özü gibi görünse de, yanından bile geçmiyor. Sadece alt bir hikaye.
Filmin IMDb puanını bu kadar yüksek görünce ve özetini okuyunca çok iyi bir şey beklemiştim, sonuçta Bergman gibi bir usta yapmış. Zaten genellikle böyle filmleri severim, hele filmde iyi bir hikaye ve iyi bir karakter alt yapası varsa o filme taparım. Ama bu filmde hiçbiri yoktu.
Filmde hikaye denen hiçbir şey yok. İtiraz edemem, başlangıç sahnesi ilginç görünüyordu. Daha sonra beni büyüleyecek ya da bana filmin sonunu merak ettirecek bir şey bekliyordum ama yoktu. Filmin birçok sahnesi ilginizi hiç çekmiyor. İlerleme o kadar yavaştı ki sanki 90 dakikalık bir film değil de 150 dakikalık film izlemiş gibi hissettim. Diyaloglar o kadar kötüydü ki sürekli dikkatim dağılıyordu. Block ile ölüm arasında çok az sahne vardı, üstelik ekrana geldiklerinde ise pek fazla heyecan alamadım. Filmde bağlanacak bir karakter yoktu, sadece rastgele karakterler vardı, isimlerini bile duymuyorsunuz. Kısaca, bu başyapıtı(!) herkesin anladığı kadar anlayacak beynim yok.
Bazıları filmde olan her sahneyi, her diyaloğu ayrıntılarına kadar inceleyip Bergman'ın ne demek istediğini yorumlayabilirler ve onlara da sonsuz saygım var. Ama benim gözümde bu filmin incelenmeye değecek hiçbir tarafı yok.

Ingmar Bergman'ın içinde bolca felsefe bulunduran filmi. Filmde inanç ve inançsızlıktan bahsediliyor ve konu tanrıya kadar gidiyor. İçinden pek çok anlam çıkartılabilecek bir film. Herkesin izleyebileceği türden bir film değil.
Det sjunde inseglet Altyazıları
Türkçe Altyazılar
Dil
CD
Çevirmen
Fps
İndirme
Gönderen
İngilizce Altyazılar
Dil
CD
Çevirmen
Fps
İndirme
Gönderen
- İyi
- Yeterli
- Yetersiz
- Değerlendirilmedi
- Kaynak Altyazı Bekleniyor
- Arşiv
Bu filmi sevenler şunları da sevdi
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi
(2008)Bay Hiçkimse
(2009)Aman Tanrım!
(2003)Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay
(2009)Pan'ın Labirenti
(2006)PK
(2014)
Film Altyazıları
Reptile (2,808)
Nowhere (756)
No One Will Save You (630)
Barbie (479)
Indiana Jones and the Dial of Destiny (298)
Meg 2: The Trench (243)
Mending the Line (221)
Gran Turismo (212)
The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring (200)
The Flash (195)
Dizi Altyazıları
Ahsoka (3,487)
The Continental: From the World of John Wick (2,376)
Invasion (735)
Foundation (598)
The Walking Dead: Daryl Dixon (520)
Succession (470)
Only Murders in the Building (340)
Young Sheldon (339)
Silo (333)
The Morning Show (311)
Filmin bir çok yerinde Tanrı’nın sessizliği ve ölümün yegâne gerçekliği vurgulanır.
Filmden bir replik
“İçine düştüğünüzü söylediğiniz o karanlıkta, hepimizin karanlığında, yakarışlarımızı dinleyecek, kimseyi bulamayacaksınız. “
Zerdüşt’den
"Zerdüşt dağdan yalnız olarak indi ve yolda kimseyle karşılaşmadı. Fakat ormana ulaştığında, karşısına ormanda ağaç kökü toplamak için mukaddes kulübesinden ayrılmış bir ihtiyar çıktı... "Peki bir ermiş ormanda ne yapar?" diye sordu Zerdüşt. Ermiş şöyle dedi : "Şarkılar söyleyerek, ağlayarak, gülerek ve hatta homurdanarak benim olan Tanrı'yı överim... Ayrıldı ermişle Zerdüşt iki çocuk gibi gülümseyerek. Ne ki yalnız kalınca Zerdüşt, kendi kendine şöyle seslendi : Mümkün olabilir mi böyle bir şey? Henüz işitmemiş olabilir mi ormanda yaşayan bu mukaddes ermiş, Tanrı'nın öldüğünü?" Nietzsche
Filmin çekildiği yıllar varoluşçuluk akımının yaygın olduğu yıllardır. Ünlü varoluşçu Albert Camus’un yazdığı Veba kitabında insanın acizliğini, kötülüğünü anlatır. Filmdeki veba salgını kitaba bir göndermedir.
Böylesi bir karamsar filmde Jof ve Mia çifti saflığın, umudun, iyiliğin temsilidir. Bergman, biz insanlıktan hala ümidini kesmemiş anlaşılan.